İstifaya Götüren Fa Diyez

//İstifaya Götüren Fa Diyez

04/10/2018 / Genel

İstifaya Götüren Fa Diyez

Türk musikisiyle ilgilenenler arasında yıllardır anlatılan bir anekdot vardır: “Zekâi Dede’nin oğlu Ahmed Efendi (Ahmed Irsoy) bir fa diyez meselesi yüzünden on altınlık maaşından vazgeçip Darülelhan’daki görevinden istifa etmiştir.” Bu hikâye genellikle, eski bir müzisyenin titizliğinin yetişmekte olan gençlere örnek olması için anlatılır. Fakat bu fa diyezin hangi eserdeki hangi fa diyez olduğu pek bilinmez ve bunun üzerinde durulmaz. Ahmed Efendi’nin titizliğinin anlatanlara da dinleyenlere de örnek olduğunu ve olacağını umarak bu olayın ayrıntılarına geçelim.

1916 sonunda Darülelhan’ın kurulmasına dair “irade-i seniyye” çıkarılmıştır. Kurumun ilk kadrosunda Yusuf Ziya Paşa, Ali Rifat Çağatay, İsmail Hakkı Bey, Abdülkadir Töre, Rauf Yekta Bey, Andon Efendi, Zekâizade Ahmed Efendi, Kâzım Uz, Zati Arca, Leon Hancıyan, Gomidas Efendi bulunmaktadır. Kurumda öğrencilere geçilen eserler, hocalar tarafından tetkik edilir ve notaya alınır.

Ahmed Efendi’yi istifaya götüren fa diyez de Dellalzade’nin Yegâh Takım’ının birinci bestesindedir.[1] Bu takımın “Gönül ki aşk ile pür-sînede hazîne bulur” mısraı ile başlayan zencir bestesinin geçileceği sırada Ahmed Efendi ile Darülelhan müdürü Ziya Paşa arasında bir ihtilaf çıkmıştır. Ziya Paşa, bestenin zemininde yer alan “aşk” kelimesine denk gelen perdenin evc olduğunu iddia etmiş, Ahmed Efendi ise bu duruma karşı çıkarak şöyle demiştir:

“Bu eseri pederime Dellalzade İsmail Efendi meşk etmiştir. Peder merhum besteyi bana meşk ederken ‘Aman Hafız dikkat et, vehleten evc gibi geliyorsa da acem perdesidir’ diye ikazda bulunmuştur. Ben bu perdeyi evc olarak okursam Dellalzade ile Zekâi Dede’nin ruhları muazzep olur.”[2]

Tartışmanın sonunda eser Ziya Paşa’nın istediği gibi evc’li olarak kayda geçilmiş, durumu sindiremeyen Ahmed Efendi de Darülelhan’daki görevinden istifa etmiştir.

Bu eserin 180 parçalık Darülelhan Külliyatıve daha sonra Sema Vakfı’nın yayımladığı fasiküller içinde yer almamasının bu durumla bir ilgisi var mıdır, bilmiyoruz. Bugün TRT arşivindeki notaların tümü de evc’lidir. Mesud Cemil Bey’in yönetiminde İstanbul Radyosu’ndaki Klasik Koro da evc’li olarak okumuştur. 1 Eylül 1961’de kaydedilen bu eser aşağıda ilgililerinin dikkatine sunulmuştur. Bu eserin Mesud Bey zamanından beri evc’li olarak okunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Daha eski notalara bakıldığında ise acem’li notalarla karşılaşılır. Şamlı İskender’in yayımladığı Yegâh Faslı içindeki nota, Ahmed Efendi’nin isteğine göre, yani acem’li olarak yazılmıştır.

Şamlı İskender tarafından yayımlanan Yegâh Beste’nin birinci sayfası. İkinci satırda güftenin “aşk ile” kısmına denk gelen perdelerin natürel işaretiyle acem yapıldığı görülüyor.

Bestenin bu versiyonu, ricamız üzerine İstanbul Radyosu sanatçısı Mustafa Doğan Dikmen tarafından bir radyo kaydında okunmuştur. Kendisine teşekkürlerimizle bestenin Ahmed Irsoy’un da istediği gibi olan acem’li kaydını paylaşıyoruz[3]:

 

Darülelhan muallimleri içinde yer alan Sinekemani Nuri Duyguer’in arşivinde bulunan ve üzerinde “Darülelhan’da geçilen eserler” notunun yer aldığı defterdeki notada ise ilginç bir durum vardır. Nuri Bey’in mürekkepli kalemle yazdığı notada bahsi geçen perde evc olarak bırakılmış, daha sonra kurşun kalemle acem olarak düzeltilmiştir. Bu düzeltmenin kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Nuri Duyguer tarafından yazılan nota.

Evc perdesi, naturel işaretiyle acem olarak değiştirilmiştir.

Yegâh Beste’nin güftesi Yahya Nazîm’in bir gazelinin ilk ve son beytinden alınmıştır. Güfte şu şekildedir:

Gönül ki aşk ile pür-sînede hazîne bulur

O mağribî gibidir gûyiyâ defîne bulur

Ne ben Nazîm o şeh-i hüsne benzerin bulurum

Benim gibi ne o şeh bende-i kemîne bulur

 

Yahya Nazîm Divanı’nda yer alan gazel

Ahmed Efendi’nin istifasından sonra, ondan kalan bin kuruşluk maaş da kurumdaki diğer muallimlerin maaşlarına eklenmiştir. Bin kuruşluk maaşın üç yüz kuruşu İsmail Hakkı Bey’e, üç yüz kuruşu Leon Hancıyan’a ve iki yüz kuruşluk kısmı da Kirkor Efendi’nin maaşına eklenmiş, kalan iki yüz kuruş da saklanmıştır [4] :

Ahmed Efendi’nin istifasından kalan maaşının dağıtımını gösteren belge (BOA. MF. ALY.173/26-84/1)

Musiki Encümeni Riyaset-i Celilesine

15 Nisan 334 tarihli tezkire-i celilelerine cevaptır. Darülelhan fasl-ı musiki muallim-i evveli Ahmed Efendi’nin vuku-ı istifasına mebni münhal kalan bin kuruş ücretten üç yüz kuruşunun İsmail Hakkı Bey’in ücret-i hazırasına ve üç yüz kuruşunun serahenk Leon Hancıyan Efendi’nin ücretine ve iki yüz kuruşunun zükûr ve inâs kısımları keman muallimi Kirkor Efendi’nin ücretine zam ve iki yüz kuruşunun da şimdilik mahfuz tutulması nezaretçe de tensip edilmiş olmakla, ol babda.

 

17 Nisan 1334 (17 Nisan 1918)[5]

Kalan iki yüz kuruşluk kısım da daha sonra çıkarılan cetvele şöyle yansımıştır:

Ahmed Efendi’nin maaşı dağıtıldıktan sonra kalan 200 kuruşun gösterildiği belge (BOA. MF. ALY. 121/80-01) 


Ahmed Efendi, Ziya Paşa müdürlükten ayrılıncaya kadar Darülelhan’daki görevine dönmemiştir. 1923’te Darülelhan, “İstanbul Konservatuvarı” olarak Musa Süreyya Bey müdürlüğünde tekrar açıldığında Ahmed Efendi bu kez “ilahiyat” ve “usulat-ı musikiyye” muallimi olarak görevlendirilmiş, 1926’da Darülelhan’dan Türk müziği eğitiminin kaldırılmasından sonra ise Tarihî Türk Musikisi Eserlerini Tasnif ve Tespit Heyeti üyeliğine seçilmiştir. Bu görevi sırasında Türk müziği repertuvarının önemli bir kısmı birçoğu Ahmed Efendi’den alınmak suretiyle notaya geçirilmiş ve yayımlanmıştır.

Adı yalnızca Türk müziği camiası tarafından bilinen Ahmed Irsoy’un önemi büyüktür. Bugün elimizde bulunan klasik eserlerin birçoğu, bu eserleri babası Zekâi Dede’den meşk eden Ahmed Irsoy’un hafızasından notaya geçirilmiştir. Günümüze dek anlatılagelen bu “fa diyez” meselesi de notaya geçirilen klasik eserlerin kaynağının sağlamlığını yani Ahmed Irsoy’un titizliğini tescillemektedir.


[1] O dönemin konser programları incelendiğinde Dellalzade İsmail Efendi’nin Yegâh Takım’ının sıklıkla okunan eserler arasında olduğu görülür. Yegâh Takım’ı oluşturan eserler şunlardır: Birinci beste: Gönül ki aşk ile pür-sînede hazîne bulur; ikinci beste: Bir haber gelmedi ârâm-ı dil ü cânımdan; ağır semai: Piyâle elde ne dem bezmime habîb gelir; yürük semai: Bülbülem bir güle kim şevkimi efzûn eyler.

[2] Sadun Aksüt, Sadeddin Heper’den duyduğu bu bilgiyi nakleder. Bkz. Sadun Aksüt, “Zekâizade Hafız Ahmed Irsoy”, Birinci Milli Türkoloji Kongresi 1980, İstanbul, Kervan Yayınları, 1983, s. 488.

[3] 6 Eylül 2018’de İstanbul Radyosu’nda kaydedilen bu esere Umut Hoşgör, Neva Gülses, Ali Osman Erdoğdular, İsmail Karaşin, Gürcan Yaman ve Eren Ergen refakat etmiştir.

[4] BOA. MF. ALY. 173/26-84. Ayrıca Darülelhan’la ilgili arşiv belgeleri hakkında yapılan bir çalışma için bkz. Erhan Özden, Arşiv Belgeleriyle Darülelhan, DM Kitap, 2015, İstanbul.

[5] BOA. MF. ALY.173/26-84/1

[6] BOA. MF. ALY. 121/80-01

Liked it? Take a second to support Hüseyin Kıyak on Patreon!
| 2022-07-07T13:51:46+03:00 4 Eylül , 2018|Genel|1 Comment

Yazar Hakkında: