29/01/2019 / Genel

Ali Ufki’de Devrikebir Usulü

Ali Ufki tarafından yazılan Mecmua-i Saz ü Sözisimli eserde devrikebir usulü   simgeleriyle gösterilmiştir. Bu usul için herhangi bir tarif yoktur. Bu usulde 44 eser yer almaktadır. Hakan Cevher çalışmasında, Ali Ufki’nin mecmuasında yer alan devrikebir eserler için şöyle der:

“Yaptığımız inceleme neticesinde bu usulün 7 zamanlı olduğu (3+2+2) biçiminde bir gidişe sahip olduğu tespit edilmiştir. İlk bakışta bugün kullandığımız devrikebir usulünün 28 zamanlı olduğu, HMSS’de kullanılan devrikebir aynı olabileceği akla gelse bile, kesinlikle bu usulün bugün kullandığımız şekli ile benzerlik göstermez. Aynen bugün kullandığımız devrihindi usulü ile aynı gidişe sahiptir. Çünkü bugünkü şekil devrikebir usulünün vuruluşlarını ifade edecek düzende kurulmuş bir tek esere bile rastlanmamıştır.”[1]

Gerçekten böyle midir? Hakan Cevher’in dediği gibi MSS’deki eserlerin hiçbiri devrikebir darplarına uymaz mı?

Ali Ufki devrikebir usulü için bir tarif vermez. Fakat Ali Ufki’den elli yıl kadar sonra ondan daha sistemli bir edvar hazırlayan Kantemiroğlu MSS’deki devrikebir eserlerin açıklanışı için yardımcı olabilir mi?

Kantemiroğlu devrikebir usulünün darplarını şu şekilde vermiştir:

                                                       

Kantemiroğlu’nun bu usulde verdiği eserlerin sayısı ise 56’dır. Kantemiroğlu’nda yer alan devrikebir usulündeki eserlerin Kantemiroğlu’nun tarifini verdiği devrikebire uyduğu görülür.[2]

MSS’da 20 numara ile kayıtlı olan Tunç Ali Peşrevi’nin ilk iki ölçüsünü Kantemiroğlu’nun verdiği devrikebir ile yazalım:[3]

 

 Mecmuada 21 numarada kayıtlı peşrevi de aynı şekilde Kantemiroğlu’nun verdiği devrikebir ile yazalım:

Bu iki eserin de Kantemiroğlu devrikebirine uyduğu görülür.

Yirminci yüzyıldaki devrikebir usulü ise şu şekildedir:

Kantemiroğlu’nun tarif ettiği usul ile benzerlik göstermektedir. Sadece mertebe farkı ve bu sebepten dolayı parçalanan bazı darplar vardır.

MSS’da 20 numara ile kayıtlı olan Tunç Ali Peşrevi’nin ilk iki ölçüsü şu şekildedir:

Bu peşrev 20’nci yüzyılda tarif edilen devrikebire oturur. Bunu daha iyi ifade etmek için bu peşrev bir mertebe yavaşlatılarak yazılabilir:

Usul vurularak ezgi okunduğunda darpların oturduğu görülür.

Mecmuada 21 numarada kayıtlı peşrev de Hakan Cevher’in verdiği notayla şu şekildedir:

Peşrevin bu iki ölçüsünü yine 20’nci yüzyıl devrikebiri ile yazarsak darpların ezgiye oturduğunu görürüz:

Fakat mecmuada yer alan tüm eserler bu şekilde devrikebire uymazlar. Fakat devrikebire uymayan eserleri devrihindi yerine aynı devirde kullanılan devrirevanla açıklamak daha doğru olabilir.

Sonuç olarak, Ali Ufki’nin devrikebir olarak verdiği eserlerin çoğu Hakan Cevher’in belirttiğinin aksine Kantemiroğlu’nun devrikebirine de, günümüz devrikebirine de uymaktadır. Usuller günümüze gelirken daha az değişiklik göstermişlerdir. 17’nci yüzyıldaki devrikebir usulünün sadece bazı darplarının parçalanarak yirminci yüzyıla geldiği söylenebilir. Devrikebir, devrirevan, devrihindi, devrituran, nimdevir gibi usullerin birbiriyle ilişkisi ve tarihî seyri ayrıca daha kapsamlı olarak incelenmeye muhtaçtır.


[1]Hakan Cevher, Ali Ufki Bey ve Hâzâ Mecmû’a-i Sâz ü Söz, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Doktora tezi, İzmir, 1995, s. 40.

[2]Ali Ufki’nin yazdığı eserleri günümüzde icra eden Bezmara Topluluğu da Ali Ufki’nin devrikebir olarak verdiği eserleri, Kantemiroğlu’nun tarif ettiği devrikebir darplarıyla icra etmektedir.

[3]Nota altındaki kırmızı ile yazılan notalar usul darplarını göstermektedir.